Gündem değiştirme tuzağına düşmeyelim!

Kısa yazacağım, paylaşırsanız mutlu olurum zira önemli günler yaklaşıyor.

Bizim Saraylı, hala başbakanken gündem değiştirme işini çok iyi kıvırıyordu. Uludere olayı (ki o zaman yazmıştım), Reyhanlı saldırısı, Gezi direnişi (ki o zaman da yazmıştım), 17 Aralık, Soma faciası, sarayın maliyetinin tartışıldığı zamanlar…

Her seferinde taktik aynı:

  1. Farklı bir gündem oluşturmak için aşırı bir çıkış yap,
  2. İnsanların laf yetiştirmesini ve gündemin o konuya kaymasını bekle,
  3. Gündem değiştikten sonra hem yeni, hem eski gündemi istediğin gibi kontrol et.

Önceki gündem kendi isteğiyle çıkmamışken, yeni gündemi kendi oluşturduğu için yeni gündemi kontrol etmek çok kolay oluyor – eh, önceki gündem zaten artık konuşulmaz oluyor. Şaşmaz bir taktik ve neredeyse her seferinde işe yaradı; bir tek Gezi olayları sırasında yeni gündem oluşturamadı, bir de 17 Aralık döneminde gündemi kontrol ederken çok ama çok zorlandı.

Biz de, yalan olmasın, çok kolay düşüyoruz bu tuzağa.

Bakın, son gündem maddemiz Osmanlıca (daha doğrusu Osmanlı Türkçesi). Baktı herkes Millî Eğitim Şûrası sırasında attığı oltaya geldi, bizim uzun aynı yemden bir tane daha attı ve “İsteseniz de istemeseniz de Osmanlıca öğretilecek.” gibi akla hayale sığmayan bir açıklama yaptı. Herkes çıldırdı.

Zaten bizim uzun da bunu istiyor: Herkes çıldırsın, onun söylediklerini konuşsun. En önemli faydasını demin yazdım, gündemi rahatça kontrol etmesini sağlıyor, ama Saraylı bu işten bir çıkar daha sağlıyor: Taraftarları bu tartışmalar sayesinde kendi taraftarlarını daha çok etkiliyor ve kitlesinin kendisinden uzaklaşmasını önlüyor, safları sıklaştırıyor. (O taktiği de bir başka yazımda anlatmıştım.)

Bu seferki gündem değiştirme telaşı neden peki? Bildiniz: 17 Aralık’ın yıl dönümü yaklaşıyor. AKP’nin ve AKP’li yöneticilerin foyasının gün gibi ortaya çıktığı, AKP’li seçmeni şüpheye düşüren olayların en büyüğü.

Ve inanın, Osmanlıca tartışmaları daha işin başı. Daha büyük tartışmalar dönecek, daha akıl dışı açıklamalar yapılacak, daha büyük tartışmalar, kavgalar çıkacak. 15 Aralık’tan yılın son gününe kadar bu gündem değiştirme çabası devam edecek. Belki Twitter tekrar kapatılacak, belki muhaliflere (muhalif partililer, gazeteciler, cemaat, sanatçılar, ben, sen, o…) operasyonlar düzenlenecek, belki kıyametler kopacak ama 17 Aralık gündemi değiştirilmeye çalışılacak.

Bu tuzağa düşmemek, Saraylı‘nın gündem değiştirmesini engellemek zor değil: Asıl gündeme odaklanacağız. 17 Aralık dışında bir şey konuşmayacağız.

Ama en önemlisi, bizim uzunun her türlü lafına kulak tıkayacağız, her türlü hareketini görmezden geleceğiz. İsterse Atatürk’e küfür etsin, isterse Fethullah Gülen’in keline şaplak atsın, isterse yalandan bir trafik kazası geçirip yalandan komaya girsin… Geçen yıl bizzat kabul ettiği yolsuzlukları gündemden düşürmeyeceğiz. Olay bu kadar basit.

Tekrar söylüyorum: Bu yazıyı paylaşın! Facebook’ta, Twitter’da, Ekşi Sözlük’te, e-posta gruplarında… paylaşabildiğiniz her yerde bu yazıyı paylaşın. Bu sayfada reklam yok; dolayısıyla arkadaşlarınızın bu yazıyı okuması bana para kazandırmayacak. Ama bu yazıda bahsettiklerimle bir farkındalık yaratmak, AKP’ye ve Saraylı‘ya çok şey kaybettirebilir. Yeter ki dönen dolapların farkında olalım, yeter ki oyuna gelmeyelim.

Barış Ünver
09 Aralık 2014

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.