Kutlu Doğum Haftası ile Mevlit Kandili: Fark nedir?

Yıllardır şu soruyu merak ederdim: Mevlit Kandili‘nde Hz. Muhammed‘in doğumunu kutluyorsak, Kutlu Doğum Haftası‘nın tarihleri niye farklı?

Kutlu Doğum Haftası‘nın içindeyken bu soru tekrar aklıma geldi ve araştırayım dedim. Öğrendim ki;

  • Mevlit Kandili, Hicri takvimdeki Rebiülevvel ayının 12. gününün sabahıymış. Bir başka deyişle bu ayın 11. gününü 12. güne bağlayan gece kutlanırmış. Bu gün, bizim kullandığımız Miladi takvimde her yıl değişen karşılığına göre değişiyor haliyle. Mesela bu yıl Mevlit Kandili‘ni 8 Mart 2009 tarihinde kutladık.
  • Kutlu Doğum Haftası ise, Miladi takvimin 571 yılındaki Hicri takvimin Rebiülevvel ayının 12. gününün kutlanmasıymış. Bu gün de Miladi takvime göre tam olarak 20 Nisan 571’e denkmiş ve Kutlu Doğum Haftası da bu günü içine alan hafta olurmuş. Örneğin bu yıl 20 Nisan 2009 tarihi pazartesiye (yani bugüne) denk geliyor ve bu günü içine alan 14-20 Nisan 2009 tarihleri, Kutlu Doğum Haftası diye kutlanıyor.

Dolayısıyla peygamberimizin doğum gününü her yıl iki kez kutlamış oluyoruz. Tabii bu hep böyle olmamış, 1989 yılında icat olmuş Kutlu Doğum Haftası.

1989 yılında bu konuda yeni bir geleneğin icat edilmesinin ardında yatan niyeti sorgulamayacağım, onu size bırakayım. Benim aklıma yatmayan şey peygamberimizin doğum gününü iki kez kutlamanın mantıksızlığı.

Aslında iki kutlama da mantıklı: Birinin doğumunu kutlamak için onun doğduğu tarihi baz almak gerekir; dolayısıyla KDH kültürü aslında doğrudur. Öte yandan Mevlit Kandili‘nde de aynı şey geçerli, yine Rebiülevvel 12’yi baz alıyoruz.

Tek fark şu: Mevlit Kandili‘nde Rebiülevvel 12 gününü kutlarken, KDH için Rebiülevvel 12, 571 tarihini kutluyoruz. İşin fena yanı hangisinin mantıklı olduğunu da seçmek çok zor çünkü işi mantığa oturtman için bir başka kişinin doğum gününü düşündüğümüzde -Türkiye’nin resmi takvimi Miladi takvim diye- yalnızca Miladi takvimi kullandığımızdan dolayı tarihi de kutlasak, günü de kutlasak aynı zamana denk geliyor.

Ama bu karmaşanın da bir şekilde giderilmesi lazım çünkü bunun sonu bid’ata* gider ki gitmekte de. Mevlit Kandili ve KDH arasında bir seçim yapılması lazım yani.

Peygamberimizin doğumunu 1 hafta boyunca kutlamak kulağa hoş geliyor olabilir ama bid’atların oluşması ve yayılması için her yıl 6 fazladan gün ortaya çıkmış oluyor. Gerçi zaten Mevlit Kandili‘nde de duaların kesinkes kabul göreceği gibi bid’atlar mevcut ama sonuçta iki kutlama da insanlık tarafından oluşturulmuş ve iki kutlamadan birinin elenmesi gerekir.

Bu yapay özel günlerden bir tanesinin elenmesi gerektiğini yazdım diye şu anda bazı insanlar beni “İslam düşmanı” olarak yaftalayabilirler. En azından herhangi bir kızgınlık hissetmiş olmaları bile bağnazlık filtresini çalıştırdıklarını gösterir. Halbuki yaftalamadan düşünseler hoş olacak.

Gönül isterdi ki bin küsur yıllık bir bid’atı da, 20 yıllık bid’atı da elimizin tersiyle itebilelim; fakat İslam dünyasında bid’atların oluşturduğu tehlikeyi gören azınlığın insanlığı doğru yola sevk etmesi mümkün gözükmüyor. Halbuki sembollere (örn. tespih, seccade, sakal) veya sembolik şeylere (örn. mekan, tarih, olay) “tapınmanın” insanlığın eski putperest inançlarının kalıntıları olduğu bilinse zaten İslam‘ın özüne çoktan dönmüş olurduk.

Dikkatinizi çekerim: “Tapınmak”tan bahsediyorum, “saygı duymak” veya “ayırt etmek” demiyorum. Yoksa elbette Sakal-ı Şerif değerlidir, elbette peygamberimizin doğum günü diğer günlerden ayrı tutulmalıdır.

Sonuç olarak diyeceğim şudur: Bid’atlardan birini beğenmemiz gerekiyorsa, en azından tüm İslam dünyası tarafından kabul gören Mevlit Kandili‘ni tercih edip 20 yıllık KDH icadını henüz yolun başındayken bırakmamız en doğrusu olacaktır.

Yine de bugün 20 Nisan 2009, yani 1438 yıl önce bugün Hz. Muhammed dünyaya geldi. Kutlu olsun.

* Bid’at: Asrısaadet döneminden sonra türeyen gelenek ve eylemler. Anlamı olumsuzdur.

Ek: E. Ali Yüksel adlı arkadaşım, bu yazıya çok güzel bir yorumla katkıda bulundu bid’at konusuna benden daha iyi bir şekilde açıklık getirdi. Yorumunu yorumlar bölgesinden veya aşağıdan okuyabilirsiniz:

Bidat kısaca “dine sonradan katılan / kazandırılan vecibeler (gereklilikler) ve mevcut vecibelerde sonradan yapılan değişiklikler” demek olup dini bozabilmesi açısından hiç hoş görülmez. Çünkü Allah ve rasulü “dinde” neyi eksik bırakmış veya kusurlu yapmış ki sonrakiler yeni bir şeyler eklesin veya eksiltme ya da değişiklik yapsın?

Kandil günleri yaklaşık bin dörtyüz yıldır müslümanlarca değerli görülüp çoğunluk İslam alimlerince de dinen sakıncası belirtilmediği için ve hatta bazılarının haklarında hadisi şerifler olduğu için islamın şiarlarından olmuşlardır. Mevlid kandili de diğer kandiller gibi islamın şiarlarından olmuştur. Yine de bu özel günleri kutlamak veya değerlendirmek islamın temel vecibeleri arasında değildir. Haklarında hadisler olsa bile onlar genel gereklilik değil peygamber efendimizin tavsiyeleridir.

Kandil günlerinin değerlendirilmeleri bile İslam dininin temel vecibeleri arasında değilken, şimdi yeni icad edilen kutlu doğum haftası bütün halkı etkileyip kesin gerekli hale getirildiği için kesin olarak bidat halini almıştır. Amaç peygamberimizi tanıtma amaçlı bilgilendirme haftası olsa o şekilde sınırlı kalsa tamam ama haftaya kutsallık atfediliyor, insanlar daha da ileri götürüp kandil günlerindenmiş gibi aynı kefeye koyuyor. Böyle bir hale gelmiş olduğu için bidattir.

Barış Ünver
20 Nisan 2009

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.

Yorumlar kapalı.