Barış’la barışmak

Bu yazıda özgün bir görüş belirtmeyeceğim, farklı bir bakış açısı okumayacaksınız. Bu yazıda, herkesin bildiği bir gerçeği benim hala kabullenememiş olduğumu düşündüğüm için kendime yönelttiğim eleştirileri okuyacaksınız. Kaldı ki bu özeleştiri yazısıyla bile, herkesin bildiği bu gerçeğe hala karşı çıkmış olacağım. Beğenirseniz, hatta kendinizden de bir şeyler bulursanız, yorumlarınızı esirgemeyin.

Terörist vesayet

Kimin söylediğini görmedim, kaçırdım ama televizyonda duydum bu sözü: terörist vesayet. PKK ve BDP’lilerin bayramlaşması, kesinlikle daha iyi anlatılamazdı. Terörizmin himayesinde siyasi diyalog kurulamayacağını bile bile bunu yapanlarda iyi niyet görmek mantıklı olmaz.

Siyasetin 7 pisliği

Siyaset pis iş. İleride siyasete atılmak istiyorum ama siyasete atılanların ellerinin her seferinde kirlendiğini veya zaten kirli ellilerin siyasetçi olduklarını görmezden gelemiyorum. Siyasete atılacağım vakit gelene kadar, gördüğüm bu sorunlu halin çözümüne şimdiden çalışmam gerekiyor. Çözüme ulaşmanın ilk adımlarından biri de, siyasette gördüğüm “pislikleri” tanımlamam.

Kısa yazılar

Yazdığım en kısa gündem yazılarından biri, hayatımda ilk kez bir mahkeme salonunu görmeme -ve o mahkeme salonunu Recep Tayyip Erdoğan’ın bana göstermesine- sebep olmuştu. Şimdi diyorum ki, en iyisi bu tarz kısa yazılara geri dönmek.

Orucun gerçek amacı

Orucu yalnızca gırtlağın terbiyesi olarak görmek, oruç anlayışına hakaret midir? Belki “hakarettir” denemez ama yine de yanlıştır. Gününü yalnızca yemek yemeden geçiren bir kimsenin oruç tuttuğunu düşünmenin bir mantığı yoktur. Orucun, aslen “nefis terbiyesi” olduğunu; nefsin de yalnızca mideden, gırtlaktan meydana gelmediğini hatırlamak lazım.