Oyundaki karakterin sen değilsin

Bir bilgisayar oyununda veya spor müsabakasında oynarken, bize karşı oynayanların aslında “bize” değil de, “oynadığımız karaktere” karşı hamleler yaptığını düşünürüz ve kişisel olarak algılamayız. Bilgisayar oyununda bize saldıran canavara kızmayız, basketbol oynarken bizden top çalan rakibimize gücenmeyiz.

Bunu gerçek hayatta yapmak mümkün olabilir mi? Çevremde (nadiren de olsa) kendisine yapılanlara gücenmeyen, çatışmaları rahat tavırlarla yatıştırabilen/çözebilen kişiler var. Galiba onlar, bu işi çözenler arasında.

Gerçek karakterimizle, başkalarının bizde gördüğü “karakter” arasında illa farklar vardır. Anne-babamız, eşimiz, en yakın arkadaşlarımız bile bizi, bizim kendimizi tanıdığımızdan farklı tanır. Hattâ anneniz sizi farklı biri gibi görür, arkadaşınız farklı biri gibi görür, eşiniz farklı biri gibi görür, sevmedikleriniz sizi farklı biri gibi görür… İddia ediyorum, siz de onlara karşı farklı karakterlere büründüğünüzü hissedersiniz.

Bunun üzerine bir de, yabancıların bizi ne kadar farklı görebileceğini düşünün.

Demek ki, başkalarının bizde gördüğü karakteri, oyunlar sırasında yönettiğimiz bir karakter gibi görebiliriz: O karakter biz değiliz, bizim dışarıdan görünen bir yansımamız.

Eğer bunu becerebilirsek, insanların bize söylediği kötü sözler ve yaptıkları kötü şeyleri daha az kişisel algılayabiliriz. Neticede o kötü sözleri veya kötülükleri bize değil, bizde gördükleri “karakter”e yöneltiyorlar. Hattâ, benzer şekilde, iyi söz ve işleri de kendi karakterimizle değil, bizi gördükleri karakterle özdeşleştirmeye çalışarak, tevazumuzu koruyabiliriz.

Son olarak, bizim de başkalarını, onların kendilerini gördükleri karakterlerden farklı gördüğümüzü, farklı tanıdığımızı unutmamalıyız.

Barış Ünver
29 Ocak 2024

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.