Tehlikenin farkına vardım!

Bugün tehlikenin farkına vardım, hiç varmadığım kadar. “Cumhuriyet döneminin artık sonu geldi.” diyen birinin cumhurbaşkanı olmasına ramak kalmış bir ülkede yaşadığımın farkına vardım. Büyük Ortadoğu Projesi denen şeyi duydum bugün. Uyandım bugün ve saat 4 buçuğu geçti, hala uyuyamadım. Uyumayacağım.

Ben küçükken apolitiktim arkadaşlar. Ama 14 Nisan 2007 tarihinden sonra büyüdüm ben. Açıldım. Anladım, kavradım olayı. En azından yüzeysel olarak kavradım, o da bir başlangıç.

Makina‘da olayı yüzeysel olarak dahi anlamamış çocuklar gördüm. Endişelenmeleri gereken tek sorunun eğitim sistemi olduğunu sanan liseliler gördüm. Onlara bu tür konularda tek bir şey öğretmemiş annelerinin, babalarının olduğunu anladım. Benim annem babam da bana bu tür şeyleri öğretmedi. Onları da anlıyorum ama, darbe sebebiyle ve darbe sonucuyla öyle bir boşvermişliğe girmişler ki, Atatürk‘ün emanet ettiği gençlere, kendi çocuklarına bir şey öğretecek takati kalmamış onların da.

Bir darbe daha olacak mı? Olmalı mı? Olmasın ulan, gencecik yaşımda eve un şeker depolamayı mı düşüneceğim? Neden yarınki Kimya vizesine çalışacağıma bunlara kafa yorayım ki, tahsilimi yapayım da bir iş bulayım ve rahat rahat geçineyim ileride.

İlerisi olacak mı peki? İleride bir işim olacak mı? İleride “Yaşadım bunu ben.” diye gururlanacağım bir yaşamım olacak mı? Yoksa annem gibi, babam gibi bir darbe yaşayıp, çocuklarıma yaşadıklarını “Yav öyleydi geçti gitti işte!” diye geçiştirerek mi anlatacağım? N’olacak ulan, otuz tane soru sordum!

Yarınki Kimya vizesine önce “Çalışsam da kötü yapıyorum, çalışmasam da, heheh.” diye çalışmıyordum. Ama durum değişti, artık dünyanın düz olmadığını, ileri gittikçe önce ucunu, sonra daha çoğunu, en sonunda ise tamamını görebileceğim sorunların olduğunu fark ettim ben bugün. Yarınki vizede bildiklerimi çiziktirdikten sonra bunları da yazacağım, söz veriyorum kendime. En azından bir kişiye, hocama, bu aldığım eğitimin bana şu anda bir faydasının dokunamayacağını anlatmış olacağım bu şekilde. Bunu yaptığımda başım göğe ermeyecek, aksine, yabancı ülkelerde sınavlarına çalışıp cici cici notlar alan ve üniversite bitirip hayatını istediği iş üzerinden kazanan şanslı insanlara imreneceğim. Onlarda rejim kaygısı mı var?

Makina‘da Okan Bayülgen güzel bir laf etti: “Gençler,” dedi, “siz şimdi sokağa çıkmazsanız, daha sonra evinize giremezsiniz.” dedi. Ben, inanın buna, bugün (29 Nisan 2007) İstanbul‘da, Çağlayan Meydanı‘nda olamadığım için çatlıyorum. Evet, Ankara‘daki Cumhuriyet Mitingi‘ne katıldım, ama İstanbul‘dakine de katılma zorunluluğu hissediyorum.

Farkında mısınız, darbe olursa da biz kaybediyoruz. Farkındasınızdır eminim ama ülkenin sıkı yönetime gireceğinden, yok efendim ekonominin iyice boka batacağından falan korktuğunuzdan farkında olduğunuzu düşünüyorsunuz. Az önce fark ettim ki, bu olay zaten onların işine geliyor. Türkiye‘nin yıkılması, Türkiye‘ye nefret duyanların işine geliyor. Yerine yeni bir devlet kurmak istiyorlar ve bunun için üstümüze geliyorlar.

Halk başarmalı bunu. Bu düşmanları halk eleyebilmeli.

Barış Ünver
29 Nisan 2007

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.