Ben bu filmi yerim lan. Bu kadar kötü olup bu kadar iyi duygular hissettiren başka bir filmi geçtim, başka hiçbir şey yok şu hayatta bana göre.
Efendim bu filmi izlemeye dün karar verdim, hatta gaza gelip YouTube gezisi yaptım bir adet – başka yerlere kaydım hafiften fakat yine de Sezercik Yavrum Benim‘den sahneler de buldum. Neyse. Abi ben bu filmi çok seviyorum, öyle böyle değil. Her sahnesini ayrı ayrı seviyorum. Öylesine seviyorum ki, film incelemelerinde yapmaya başladığım En Beğendiklerim bölümünü buna nasıl uyarlayacağımı düşünemiyorum. Filmin tamamı En Beğendiklerim kısmı oluyor çünkü.
Filmin konusu şu: Bir… veya dur lan, film şöyle:
Bir tesadüf sonucu tanışıp evlenmeye karar veren fabrikatör esas oğlan ve hamile muhasebeci esas kızın arasını açmaya çalışan esas oğlanın ailesi, esas oğlan Avrupa‘dan dönerken geçirdiği uçak kazası sonucu ölünce esas kızı evine alıp, ona komplo kurup hapse attırırlar. Hapiste Sezercik‘i doğuran esas kız çıkar çıkmaz geri girer, zira birlikte çıktığı kadın meğer Karaköy‘de oturuyormuş, esas kızı da fahişe yapmaya kalkmışmış. Halkın tükürükleri içerisinde hapse geri tıkılan esas kız, bu sefer nasıl olduysa hemen çıkar. Bu arada esas oğlan dirilir. Hapisten ikinci çıkışı sonrasında esas kıza “Kiralık Aynur!” deyip elindeki gazeteyle iki-üç kere vuran esas oğlan, esas kıza göre orada bir kez daha ölür. Sonra intihar etmek isterken kendisini kucaklayan bir balıkçı tarafından büyütülmek üzere evine alınır. Balıkçı, günde otuz kırk bankonota para demez.
Sonraki 15 saniye içerisinde büyüyüp futbol oynamaya başlayan Sezercik‘i yeni babası yakalar ve 3 metre öteye fırlatır. Eve dönen muhteşem ikili yerlerine (Sezercik duvar dibine, balıkçı sofraya) dönerken esas anne öksürmeye başlar. Buna çok sinirlenen balıkçı baba kadını dövmeye başlar, bunun üzerine Sezercik sokaklarda balon ve şeker satmaya başlar. Kendini ezdirmez, parasını vermeyen çocukları döver, şeker alan çocuklara da müşteri memnuniyeti anketi uygular. “Mmm, baldan tatlı!” yanıtını alınca müşterinin şekerini boğazında bırakma amaçlı “Bi’ gün ben de yiycem.” der. Hayvan gibi para kazanır ama babası sürekli şarap alır bununla. İsviçre‘deki banka hesabından bir şekilde para çekip çocuğuna bayramlık kıyafet alan esas anneyi ise dövüp giysiyi parçalar.
Sonra Sezercik evden kaçar. Bu duruma çok üzülen esas anne yine öksürür ve yine dayak yer…
Gerisini anlatmaya üşendim. Hem hepsini okursanız filmi izlemenize gerek kalmaz. Üçte biri kadarını anlattım sanırım.