Yok yere sinirlendiğim şeyler

Sinirlendiğim bazı olaylar, bazı durumlar var ki, sinirlendiğim sırada sinirlenmemin saçmalığını fark ediyorum. Sizler bu durumlara sinirlenmemi ayıplayın, yadırgayın diye bunları Beyn’e yazmaya karar verdim. Belki böyle tepki gördükten sonra akıllanırım, adam olurum! :)

Sokakta yürürken karşıdan gelenler

Herhalde en sık yaptığım şey budur: Karşımdan biri gelirken yollarımızın kesişmesinden doğan yarım saniyelik bir duraklamaya gıcık oluyorum. Bazen özellikle “tövbe estağfurullah” anlamında bir “Cık!” çekiyorum, bazen dik dik bakıyorum falan…

Halbuki adamın tek günahı benim yürüdüğüm (aslında henüz yürümediğim) yolun üstünden geçmek. Hayret bir şeyim be.

Metroda acele edenler

Özellikle metrodan inerken, henüz inen herkes inmeden binmeye çalışanlar olduğunda sinir oluyorum. Sandalye kapmaca mı oynuyorsun kardeşim? 3 saniye beklesen, çıkanları rahatsız etmesen olmaz mı?

Aynı şeyi ben yapmıyorum ama aslında o 3 saniyeyi anlayışla karşılayabilmek gerekiyor çünkü acelesi olan biri, hızlı hızlı yürüdüğünde 10 dakikalık yolu 9 buçuk dakikada alıyorken (yani sadece 30 saniye kazanıyorken) acele ettiği hissi ona bir güç veriyor ve aynı şeyi metroya 3 saniye önce binip -ondan sonra binen herkesle beraber- metronun kalkmasını bekleyen insan için de düşünebiliriz. “Çıkanları rahatsız etme” olayı da, çıkanların herkese dokunduğu gibi bir de ona dokunmuş olmasından öte bir şey değil. Sorun bende yani. Sinirlenmemem gerekiyor.

Yaya karşıdan karşıya geçerken yavaşlamayan şoförler

ULAN ÖKÜZ! Bak yine sinirlendim şimdi. Ben karşıdan karşıya geçiyorum, sen ne demeye benim üstüme üstüme sürüyorsun aracını? Frene azıcık dokunsan da saniyenin onda birini benim güvenliğim için feda etsen olmaz mı?

Olmasa da olur gerçi. Ben yaya yolunda gitmiyorum, adamın yolunda gidiyorum. Adamın bana çarpması mümkün değil çünkü ben zaten hızlı yürüyorum – o zaman adam niye yavaşlasın ki?


Evet, yazdım. Kısa oldu ama zaten uzun olsa okumuyorsunuz. Ona da sinirleniyorum ama sinirlenmemem lazım.

Neyse, şimdi ayıplanma zamanı.

Barış Ünver
26 Mayıs 2012

Yazıyı beğendiniz mi? Beğendiyseniz, yeni yazılardan epostayla haberdar olmak için Beyn'in eposta abonesi olabilirsiniz.